Roboski gençleri
Ji bo nivîsa Kurdî li vir xînin.
Click here for the English version.
Bu yıl Roboski katliamı anması geçen yıldan daha kalabalıktı. Bu yıl 2012’de olduğu gibi Hakkari yolunu kapamadı, bu yüzden daha büyük bir kalabalık törene gelebildi. Aynı zamanda katliamın 2011’de gerçekleştiği gün olan 28 Aralık’ın bu yıl Cumartesi’ye denk gelmesi de buna yardımcı oldu. Bunun dışında tören aynıydı – önümüzdeki yıllarda da aynı olacak. Ancak bağımsız ve derinlemesine bir inceleme sonucunda katliam ile ilgili gerçekler su yüzüne çıktığında kurbanların aileleri acılarını bir kenara bırakabilecek.
Katliam hikayelerinde kurbanların anaları her zaman büyük rol oynar. Oğullarını, ve birkaçında olduğu gibi eşlerini kaybedenler onlardır. Güzel manzaralarda fotoşoplanmış arka planların önünde kayıplarının resimleriyle yürüyen, duran ve en önde oturan onlardır. En çok onların acısı önemlidir.
Resimlerdeki yüzler
Kurbanların verildiği iki köyün, Gülyazı (Kürtçe adı: Bejuh) ve Ortasu’nun (Kürtçe adı: Roboski) gençlerinin adı pek geçmiyor. Belki de kardeşlerinin, arkadaşlarının, köylülerinin ve sınıf arkadaşlarının ölümleri karşısında daha güçlü, genç ve dayanıklı olmaları beklendiğinden bu böyle. Belki de gençlerin gözyaşları insanlara anaların gözyaşları kadar çekici gelmediğinden. Daha da çok bu onların bu acıyla baş etme yöntemleri olan aktivizmin Türkiye’de sıklıkla PKK desteği ve terörizmle ilişkilendirilmesi yüzünden böyle.
Buna karşın anmalarda çoğu hala onlu yaşlarında olan gençler önemli bir rol oynuyor. Anma Cuma günü günbatımıyla başladı. Gençler katliamın 34 kurbanının ebedi uykularını uyudukları mezarlığın yanındaki açık bir alanda toplandılar. Kamyon lastiklerinden bir ateş yaktılar. Bir ses sistemi yardımıyla iki genç konuşma yaptı. Katliama verilen önem için teşekkürlerini sundular ve suçlular bulunup yargılanıncaya kadar durmamaya ant içtiler.
Bu genç Kürtler analar gibi ağlamıyor. Onlar üzüntü ve kızgınlıklarını müzikle, slogan atarak (Katil devlet, hesap ver!, Roboski faşizme mezar olacak!, Önder Apo!), ellerini havada V harfi gibi kaldırarak protesto şarkıları söyleyerek ve ateşi güçlendirmek için bir lastik daha atarak ifade ediyorlar.
Bu gençlerin birçoğu aynen o gece katliamda ölen arkadaşları gibi kaçakçılık yaparak aile bütçesine katkıda bulunuyorlar. O gece, bir bilgisayar için para biriktiren, yeni bir ceket veya bir çift ayakkabı için, veya sadece aileleri için gerekli parayı denkleştirmek amacıyla sınırı ticaret için geçen onlar olabilirdi. Ağıt yakan anaların ellerinde taşıdığı resimlerdeki yüzler onların olabilirdi. Bu gerçekle yaşamak nasıl bir şey?
Barış süreci
Ertesi gün mezarlıkta resmi anma başladı. Yerel imam kalabalık mezarlıkta dua okuyarak töreni başlattı. BDP ve HDP’li dört milletvekili – Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkçü – de oradaydı, dördü de daha sonra herkesin görebilmesi için birkaç dükkanın çatısından oluşan bir platformda konuşma yaptı. Konuşmasında Kürkçü, “bugün Edoğan’a tekrar soruyoruz. Emri veren sen miydin? Katil sen misin?” diye sordu. Yanıtı veren ise birkaç dakika sonra Demirtaş’tı: “Bombardıman emrini veren Erdoğan’dı.” Bunu 2012 yılındaki ilk anma toplantısında da söylemişti, ama farklı sözlerle: “Bu katliam Erdoğan’ın parmak izlerini taşıyor.”
PKK ile hükümet arasında hala resmi olarak süren barış sürecinde Roboski katliamı büyük bir rol oynamıyor. Ama yine de sembolik bir biçimde önemli. Diğer ülkelerin deneyimleri bu kadar ağır insan hakları ihlallerinin ancak onlardan sorumlu yönetim biçimleri ortadan kalktıktan sonra bağımsız ve tamamıyla soruşturulabildiğini gösteriyor.
Adalet çağrısı
1972’de Kuzey İrlanda’nın Kanlı Pazar deneyimine bakın. On dört silahsız gösterici polis silahıyla öldürüldü. Bu katliam ancak katliamın nedeni olan sistem 1998’de Kutsal Cuma Anlaşması ile sona erdikten sonra araştırılabildi. Aynısı rastgele ateş eden polisler tarafından en az iki yüz öğrencinin öldürüldüğü Güney Afrika’da 1976’daki Soweto ayaklanması için de söylenebilir. Bu katliam da ancak doksanların başında Irkçı rejimin ortadan kaldırılması ile birlikte soruşturulabildi.

Roboski katliamı anıt açılışı. Roboski analarının ve Diyarbakır Belediye Başkan Adayı Gültan Kışanak katılımıyla. Diyarbakır, 30 Aralık 2013.
Aynı şekilde Türkiye’de de Roboski katliamının düzgün bir şekilde araştırılabilmesi ve bir hükümet başkanının özgün bir özür sunması için barış sürecinin bir anlaşmaya ulaşması gerekiyor. O güne kadar anmalar oldukları gibi kalacak: acılarını içlerinden atamamış insanların yaptığı, adalet için duygu yüklü siyasi bir çağrı.
O gece mezarlığın yanında yine büyük bir ateş yakıldı. Gençler yine oradaydı ama bu kez anaların da çoğu oradaydı. Kartonlar ve taşların üzerinde derin çamurdan korunarak ateşin kıyısına oturdular. Göğüslerinde öldürülen oğullarının portrelerini tutuyorlardı. Gençler öncülük yaptı. Konuşmalar, şarkılar, sloganlar.
İki gün sonra, 30 Aralık günü Diyarbakır’da Roboski katliamının kurbanları anısına bir anıt açıldı. Oğullarını yitiren birçok ana oradaydı. Anıtın üzerini kaplayan örtü açıldı: umarsız bir ana, yere diz çökmüş elleri havada ağıt yakıyor. Etrafında, yükskte, savaş uçakları. Diz çöktüğü siyah platformun yanlarında 34 kurbanın isimleri yazılmış.
Roboski’li gençlerin hiçbiri orada değildi. Onlar için sadece alelade bir Pazartesi’ydi ve okuldaydılar. Belki de yaşamlarını geliştirmek için çalışıyorlardı. Tercihan daha güvenli bir gelecek için hazırlanıyorlardı.
ne mutlu kürdüm diyene 🙂 siteniz çok güzel bayıldım ddoğrusu.